17 Ekim 2016 Pazartesi

BaLiKeSiR



Balikesir deki hayalimdeki ev.. Bahcesini, terasini, cimlerini sevdigim... Hala hayalimde ama :)


11 Ekim 2016 Salı

Yangin Yagmurlari



Kizil gökyüzünden boşalan yağmur tanelerini hissedebiliyordu efsun. Kuş seslerini ozleyecegini aklinin ucundan bile gecirmemisti. Ruzgarin hızını yetisememenin mümkün olmadigini  anladiginda kendini haki renkli bir kafenin icerisinde bulmuştu. Ulu gökyüzü sanki önünde diz çökmüştü. Sessizlik ne fena bir seydi, hemen yani basinda duran koltuğa atti kendini, sabirsizlikla. Atmasiyla kendi sesini isitme curetiyle kahve siparisi vermesi bir olmuştu.

Bu zamana kadar var olmak istedigi bir yerde olamadigini fark etti. Siparisini beklerken aklindan binlerce kelime avazi ciktigi kadar bağırmalarini duymak istemiyorcasina onlarla ilgilenmedi. Ancak kahvesini getiren kadinla yüz yüze gelmesi gecikmedi.

- kahveniz hanimefendi?!

- "Teşekkürler, ne cabuksunuz "diyerek anlamsiz birkac sozcuk bırakmıştı agzindan.

-" yagmurun kesilmesini firsat vermek istemedim siparisinizi getirirken, böyle ogretmisti anneannem, calistigin yerde kahvenin ulasma denklemini es gecmemem gerektiğini söylemişti. Afiyet olsun" diyerek uzaklasmisti masadan... Efsun' a konusma firsati vermeden hizlica diger masayla ilgilenmeye baslamisti bile.

Efsun,bütün hayallerini yetismeye calisiyordu. Geceyi yirtarcasina gelen bu sozleri telefonunun calmasi bozmuştu. Arayan Ekin' di. Tartismalarinin üzerinden yalnizca birkac saat geçmiş olmasina ragmen kizginligi cok sicakti, hissedebiliyordu. Eliyle telefonu masanin öte tarafina itip kahvesinden bir yudum aldi. Sicakligi hissetmesiyle gozlerinden soguk yagmur tanelerini birakmasi bir olmuştu. Bes dakika öncesine  dönmek  istiyor; yapamiyor, çığlık atma teşebbüsü ise yan masadakilerin engeline takılıyordu. Neyse ki arama kesilmisti, sakinlesip etrafini göz gezdirdiginde kirmizi ve eflatun rengiyle bezenmis iki erkegin olayi anlama bakislarini daha da anlamli hale getirmek için telefonunu biraz daha öteye itti.

Hicbir zaman bir iyilik perisi olmak gibi niyeti olmamıştı, istemiyordu da... Zeki biri ise zaten olamamisti. Ancak sezgilerini guvenirdi, bir seyleri görmeden algılayabiliyor, insanlara karsi gerektiginde yalan söylemekten çekinmezdi. Bunlar ne kadar hassas ve savruk yalanlar olsa da ne kendi canini, ne de baskasinin canini yakacak düzeyde degildi. Uzun lafin kisasi bunlari hic hak etmemisti.. Ekin'i düşündü, onun hissettiklerini, hissetmesi gerekenleri hissetti. Ekinin sözlerini tahmin etmek hic zor olmuyordu efsun icin, ancak aklinin hicbir odacigina ekinin sozlerinin yerlesmedigini/ yerlestiremedigini fark etti. Sol ellerile saclarini arkaya savurarak boynunun ortaya cikmasini sağlamıştı. Artik hissedilebilir hale geldigini düşündü..

Diger eline telefonunu alıp ekin' e mesaj atmak istedi, istemsizce bir kac  kelime yazdi, duygusu mesaja gecmedi; ancak mesaj ekine geçmişti...Ani bir hareketle pencereyi acip firlatti telefonu, yagmurun altinda koşan  üç cocuk sevinçle  sahiplendi, yolda segirten daginik kelimeler icinde kalan telefona.

Efsun ise çoktan kahvesini alip yan masada üçüncü bir renk olmuştu...

IBRAHIM DEMIROZ / YANGİN YAGMURLARI

Yazarken dinlediğim müzik:


 https://youtu.be/OOHbnYreXkE 


3 Cisim Problemi

  yeniden