12 Ekim 2017 Perşembe

Hasan Ali Toptaş/ 2017 [ 2. Bölüm]



İnsanlar üzerinde sevecen etki bırakmak her kişinin harcı değilmiş, bazen zor bile olsa anlamış oluyoruz. Sıradayız, saat tahmini 14: 22 civarı... Hengameler başlıyor; çünkü manisa da liseli, orta okul öğrencileri dolaşmaya başladı, "harika bir sey" dediginizi duyar gibiyim, "degil!" öyle değil ışte. Kitap bakmiyorlar, bildigin birbirlerini kovaliyorlar, kosuyorlar yani. Ne sandılar "fuara gidiyoruz gençler?!" deyince acaba?! Merak icerisindeyim.

Tam sirada 10 kişi civarı varken - ki yazar genellikle kisi başı iki buçuk dakika civarı ilgileniyor- etrafta bu olanları izlerken yanimda bir anda beliren  bir  lise öğretmenleri beliriyor. ( okul ismi vermek istemiyorum)Haydi buyur, aman allahım nasıl bir kültür?!? (Birazdan aşağıda. ...  lisesi ogretmenleri - evet hemde. ... lisesi, saka degil- arasinda gecen amacindan sapmaya kadar varan konusmalardan alintilar yapilacaktir, ilanen duyurulur... "Peki bu kitap imzalatma güncesi olmayacak miydi? "Derseniz, "bende öyle umuyordum.." diyebilirim sadace.)

Şöyle bir diyolog gecer yaklaşık 10 kisi kalmışken kendi aralarinda ...

" hocalarim, ogrencileri getirelim imza sırasında yanimizda olsunlar fotograf cekilip okulumuza davet etmek istiyorum yazari, itiraz edecek gibi olursa sizde bastirin gençler, tamam mi, anlaştık mi? Bu okulumuzun duyulması için çok hoş, evladim, alooo sana diyorum... Ooooo.... Sende fotoğraf çek gazetemize koyarız. Hocam diger ogrenciler nerde allasen, az kaldı millet nereye kaciyor anlamiyorum ki?! ( nereye kacsinlar, insallah yerin dibine girmislerdir de hezeyan içinde kalirsin😅)

Ben normalde yazara odaklanip o anki ruh halimi yasamak istiyorum, dolu dolu sırada sohbet etmek, karşılıklı fikir beyan etmek, gel gor ki... Etrafimda - en azından arkamda- böyle bir sok ile karsilasiyorum. Yadirgamiyorum kesinlikle, belki doğru olan bu bilemem. Ama o yazar sizin için gelmedi,  keske o kadar istekli olsanda sen cagirsaydin, okuluna? Diyesim gelse de beyefendiligimi bozmadim ( en azından dışından bozmadim, icim cosuyor, kendimi zor tutuyorum 😇) ancak o konuşmayı da susturmak istedim; çünkü konsantre olamiyordum yazara. Elimde yazarın malum kitabi var. Açtım ilk sayfasına ilk oyku; Balkon... Çok konusan beyefendiye ( sanirim müdür yrd olsa gerek; ya da degildir bilemiyorum... Çok konuştuğu icin müdür yrd. İtham ettim de...) okudunuz mu kitabi? " evet hocam harika, muhteşem!" diyor, "anlıyorum, balkon öyküsünü biliyorsunuz o zaman. Malum yazar balkonda oturan karakterin ağzıyla başladığı öyküsüne, yoldaki bir torenin içine bizi de dahil ederek ve hic farkına varamadigimiz bir zaman dilimi içine bırakıyor, kimimiz fark ediyor bu durumu sisli bir cümle arasında kimisi ise finalde yazarın durtmesi ile uyaniyor. Su an da olduğu gibi... Bizler sizin hocayı kapma telasinizdan sıyrılıp kendi içsel dünyamıza ulaşmaya calisiyoruz, sizlerde masallah icsel dunyanizdan sıyrılıp gercek amacsal dunyaniza... Hangisi doğru sizce?! Evet balkon bunu anlatıyor, simdi yazara bakıp daha iyi anlıyoruz sanırım. Değil mi cocuklar?!?" şükür cevap veremiyor ve ımza sırasına kadar susuyor, biraz yarı gönlünü alır vaziyette : "Bin Hüzünlü Haz" kitabinin kalmadığını söylüyorum, heyecanlaniyor, gidip standa bakiyor ve " evet kalmamis, gerçekten" deyip "Heba" adlı kitaptan bahsediyor, seviniyorum ve  evet şimdi 'oldu odak noktasına ulastirdigima sevindim bende ... Şimdi konusabilirz diyerek elinde bulunan "Golgesizler" kitabı görüyorum. İlk baskısı hem de... Adam Yayinlarindan çıkan ve Semih Gümüş' ün yazar üzerindeki ve ilk kitaplarindaki etkisinden bahsediyorum, o heyecanlı anlardaki elinden tutusundan, cevap vermiyor, ön tarafta ki hukukçu bir arkadaş ve izmirdeki imza etkinligine katılan bir hanimefendi de eklentime eklenti ekliyor ( evet istedigim ortam oluşuyor, cocuklar rahat 😉) sıraya bakiyorum 4 ya da 5 kisi kalmış.( yani 12 dakika) Birakiyoruz sohbeti, en azından ben birakiyorum. Odaklaniyorum, rahatım... Yazarimi rahat gorebilegim bir sekil aliyorum, kahvesi geliyor yaninda su... Masanin sol alt tarafına birakiyorlar, duzeltmek istiyorum; çünkü görmüyor. Ara vermek istemiyor, kahvesi soguyor 4 dakika daha gecti( icilmez artık, tuhh) onumdeki hanımlar kitaplarını imzalatiyor fotograflarini cekiliyorlar, ( fotograf cekilirken gulmeyi unutmuyor yazar - izmirde oyle degildi de - )eliyle gözlük camını düzeltiyor ( Universiteden A. Kolbasi hocamiz gibi 😅) hanimlar gülerek uzaklaşıyor... Mutlular...

Sıra bende... Errafdaki tüm sesleri geçici olarak duymuyorum - istesemde duyamam- üç adim atarak sag capraz karsisindan, sağına yaklasiyorum ( yarı masanin yaninda)

-Manisa' ya hosgeldiniz  efendim." diyorum önünde biraz eğilerek... Yazarimiz da: " asıl siz hosgeldiniz, hepiniz." diyor... Kitabi masaya birakiyorum, onun imzalayacağı sayfayı kendisinin açmasını istiyorum, dokunmasini... Yaratımını..( aklım kahvesinde... "kahveniz soğudu.." demek geciyor içimden, diyemiyorum)

Dört buçuk dakikalık leziz ve hoş sohbetimiz başlıyor...

[ 2. Bölümün Sonu...]


11 Ekim 2017 Çarşamba

Hasan Ali Toptas Imza Günü/ 2017



Harika espri ve iltifatlariniz için çok teşekkür ederim. 😀😍😉✌

Sevecen ve güleryüzlü dokunuslarınız için de ayrıca teşekkürler.☕✒



Bölüm 1...

Aslında ikinci imza gününe katılısim, -ilki kasım 2016 izmirde ve 4 saate yakın bir ayakta beklemenin ilk mutluluğu ve yorgunluğu ile temas etmiştik okuyucusu olarak Sn. Topbaş ile,- ikincisi daha bir olguncaydi en azından. Yetişkin birey sohbeti yapmak isteyip de kalabalık ve hizdan dolayı yapamayacağımı biliyordum, ona göre de önceden sorularımi hazirlamistim. Sirada çok beklememek için saat 11 gibi alana ulaştım ve imza alanını sordum, bilmediklerini söylediler ve sasirdim, icimden: " insan yazara biraz önem verip ona göre hazırlık yapar." diye gecirerek, imzalatacagim kitabi aldim.( Ölü Zaman Gezginleri) sonra alanda bulunan diğer kitaplara bakarken, yazarın: " bin hüzünlü haz" kitabının olmadığına fark ettim, aradığım kitabın ismine ayak uydurarak bin hüzünlü haz'a kapıldım. ( sevindim bittigine çünkü; ya herkes bitirmiş ya da kimse okuyamamis ) kitabı alıp çay kahve içerken ; imza saatinin 20 dakika öncesi kapıda gözüktü. Birkaç kişi dışında pek tanıyan olmasa da yanına gidip hocalarla " hosgeldiniz " dileklerimizi ilettik;a ncak tedirgin olmasına sebeb olmuş olacağız ki direk üst kata çıktı,yaninda ki temsilci arkadaslarla beraber ( bizde yol yorgunu oldugunu ve dinlenmesi gerektigini düşündük) içeri girdik ve yavas yavas kalabalik oluşmaya basladi ve bizim öğretmen grubuda 17. Sirada olmanın zevkiyle onun masasına geçişini ve dolma kalemi ( iki dolma kalemi var) yavas yavas ve dengeli imzalamasını izlemeye başladık - en azından ben öyle yaptım- sırayla, nazikce konusarak, imza öncesi yüzüne tebessüm etmekten asla geri durmayarak ( ve ayrıca sırayı da umursamayarak) ortama sosyal bir neşe katıyordu... Ta ki ımza sırası biraz biraz yaklaşıp ses ve duygu cagildamalarinin coskunlugunu yasayana kadar.... :) [ 1. Bölüm Sonu...] :))


18 Eylül 2017 Pazartesi

Üç Olgunlaşmış Karaktere Bir Nüans



Mızrak ucuyla yazılmış şiir yolluyorum koynuna
Aç...
Silahşörler etrafımızda birer kuş sürüsü
Kaç...
Sığındım oyuklarına,
Bekletme...
Vahiy geldi, duymuyor musun?
Saç...
Bu saatde gönüllerde ilişkiler yontuluyor
Seversin ingiliz birasını sen, sömürge alışkanlıklarını
Sokaklar boş değil; biri bekliyor durmadan Loksandra
Günahkar bir dua gönderiyorum ara ara
Içim titriyor Tiryandafilya duyar da sarar bedenimizi diye
Kıyamet kopacak amenna,
Ya tek kişinin kıy(a)meti ne olacak Beatrice.
Aç siyah bir defter sayfası bize, belleğimiz içinde
Saç yapraklarını,
Kaç ahmaklarını
Kabul ediyorum, bunu görmek için yaşıyorum.
Düştü düşlerim Beatrice'in avcundan bakışlarına
Üçünüz de bir masa etrafındasınız yakarışlarımla
Havva şahit.
Adem oyun peşinde, güzel lahit.
Mayhoş edici karanlıkta bakışıyoruz hepimiz
Tanrı şahit, güzel ahit.
İlk konuşan cehennem kapısını açacak içimize.
Kulağın çınlıyor mu?
Israfil' in tiye alınan boru sesi bu
Budanmamis ağaçtan bir masa bırakın bize
Ruhumuz bu masaya çıkan yollarla dolu
Herkes şimdi sussun,
Geçici süreyle tanrıyı unutuyoruz.
Meryem doğuracak,
Alkışlıyoruz...

IBRAHIM DEMIROZ / Üç Olgunlaşmış Karaktere Bir Nuans


17 Eylül 2017 Pazar

Yoğunluk...



Ulaşılamaz kalitenin peşinden koşa koşa yalnızlığı kaliteleştirdik.

17 Eylül 2017/ 15: 00


12 Ağustos 2017 Cumartesi

Arş- ı Endam

Arş bir anlam ifade etmiyor Beatrice olmayınca
Dolu dolu yağmur taneleri var icimde çağır biat edeyim
Hangi gülücük tozu yamadi karanlık ruhunu söyle?
Bir yerlerde yıldızlar kayboluyor etraf aydınlık, töz
Sızladı kaburgalarim bu gece mavi duygu içimde
İllegal öpüşmelerde aradım kanayan hüznün dibimde
Safakta bir yangın patlak verdi gormeliydin etrafı boğan kızıllıgı
O an hatırladım seni beatrice saçların rengini çalmıştı tanrı


Iteliyorum seni kavuşturmak tek derdim, anlamıyorsun.
Bilmek ile bilmemek arasında kalıp içeri alıyorsun
Çiğ bir ayet dönüyor dudaklarinda bunu iyi anlıyorsun.


Çoban yıldızı altında caz dinlemek isterdim seninle
Apoleti sökülmüş subaydan bozma insan olarak düşledin beni hep
Bu da yetmezmiş gibi düşleri mi çaldırttım bilerek
Beatrice sakın tanrı çingene ruhlu olmasın?
Cevabını gözlerinden aldım konuşma. Yok olmayasın
Baskına ne zaman geleyim hangi gece müsaitsin?
Çünkü ben daha çok sevdim saçlarını ülkedeki tüm aşklardan
Bir ondan kıskanmadım seni inan bir o yaradan.


IBRAHIM DEMIROZ/ 12 AĞUSTOS 2017


18 Mayıs 2017 Perşembe

HERKESLEŞMENIN Asil Hiçliği.



Senin kaç boğumlu bir ismin var? Böyle seviyorsak birbirimizi hikayemiz budur. Ağzının sol köşesine masum bir heykel,antlasmamiz bu yönde sakın unutma - sanki bilmiyoruz - bu savaş içinde savaş doksan dokuz ismin olsa bizi aradı. Gözlerimiz bizi bizden aldı gitti; ancak yine de bileklerime yazdım seni, mi soracaktik nefes alırken başka hiçbir şey/ bizler aslında iyi yalanlar soyleriz kimseye yıkıntılar arasından dogduk, aman! Kalsin kıyılar, çocuk gülümsemesi kaçmış içine, öldü. Ve igreniyorum senden! Çiçekler gecelerle altından çok sular geçti, biliyorum köprüler yıkıldı ;gelir harabe içinde uyanmak kırk ayagim deyimlendi hayatta/ kalıcı olamayacaksin yoksa, durup akmazdı sabah peydah olur farazi ağlamayı bilmeyen gözlerin arkasına gizlendik. Gerisi fasa fiso, fazla konuşma! Hiç konuşma... Alfabemizi seviyorum sadece iki harf ilgilendiyor bizi kulaklarımızın yamacina anlam aradık her zaman, dalgalar burada kürekler müzik notalarinda sakli, üzerimizde...Akıntıya mi kürek çekiyoruz Tiryandafilya? Biliyoruz sözlerimizi. İki harfli bol heceli alfabemizden, coğrafi dizelerimiz yürüyor bir yerlere, s... bil, umarım yetistiremessin sözlerini bu yakadan da peşinden düşüyor. Müzik tiz bir tonda, karanlık bildik kacilacak bir yer kalmadığında ayna çıkar karşımıza artık. Yargılanırken hep hile yapmışsınız . seversin, tüm klişeler hata yapmazmis, devrik olmayan bir tanrıyla karşılaşmak için güzel sözdür, dogrulmusuz. Kemikleri mi hisset. Segirtiyorum yanına anlamsız şekilde balık yaratmaya çalıştığımda uyarıyor beni akıcı bir dil geçiyor ara ara senin bilmediğin öyküm ün ihtiyacı olmasa gelir miyim sanıyorsun yanına, ne münasebet! Seni sevmek zaten yarı tanrılaşma sayılır. Kelimeleri akşama kadar beklemekten ve dönmekten özledim sanırım başka bir açıklama bulamıyorum ufukları başka, güneşi başka hayatlar nerden (ma) bilegimde dondurdugum kanımı akı t yer üç ayrı düşte üç ayrı hayat yaşıyorum. Bağımsızlık, hiç olmadı şu aralar yaşadıklarımız. Şiir seviyorsun.Romeo ilkellikleri diye bir deyim yerleşti oyuklari okşuyor, dokunuyor narlı okyanusuma ne yazar adımı bilmedikten sonra emin ve mağrur olabilirsin hisset atışları soyleme bu sırrımızi. Sus. Hep. Her daim. Birbirimizin olup sevmesini, kime ne? Ben suya karışmak istiyorum sen ise karanlığa istemedik biz. İstemeyiz. Gözlerimiz bizi, sizi kayıklariniz. İnsanız hepimiz size kıldı altında üstünde yeni dünya doğdu. Evet, sırtını seviyorum asil gelmiştir ince düşler ara ara kürek çekmeyi unutma. Gül. Hep. Balık ol. Baliklas. Hemen! Ara ara duraksadigini duyuyor; geceler seninle sevisiyor, herkes güzel şarkıda birbirine denk gelmiyor. Sana tam anılarımiz. Bazen konusursun tarif edilmez fark Tiryandafilya... Afilli bir hayat olsana! Fragmani düşmüş bir film şaşkınlığı var, söyler misin? - biliyorum cevabini - be bizden baska ne beklenir ki.. Hayatta tanım/terim, cümle ara bosluklarimda -aramamiza gerek kalmadan ilisiveriyor - karşı yakaya. Hemde hiç. Biliriz. Uslaniriz durduk yere zerre güven duymam hayatın sol şeridine geçmeyi. Biliriz hep.

Yetişebilmek ne mümkün(!) akıcı bir karanlık eşlik ederken yürüyor. Sırtüstü ve korkuyla ne kadar cümlelik hayat varsa içinden dua mı duy. Benisevme. Anla bilislerimizi, ne ruhsuz insanlar çevreledi hayatlarımızi. Yoksa girdiğim günahları hatırlamıyorum, dikkate deger bile oluyorum gökyüzünde/ içten doruk bir gülümsemesi ni seviyorum. Gizli kahramanim o benim ikinci bir sen, bu stabil duygularimin kırıntılarına efsun karıyorum.-bunları onu da bilmiyorum - rakamlara olan ilgimi bilirsin hic sevmem/nahos, sen karanlık düşlere gizlenmiş şiirleri. An meselesi yordamı hakim düşüncelere, yapilacak hikaye her taraf/ etraf, isimleri de unut- yüzüne alıştıra alıştıra bağır icimden dışıma...

IBRAHIM DEMIROZ / HERKESLEŞMENIN ASİL HİÇLİGİ

18/ 05 / 2017


13 Mayıs 2017 Cumartesi

Mayis yazi çalışması...



Merhabalar herkese...

Bu gece mayis ayi icin hazirladigim taslak metin üzerinde calismistim. Sabaha karsi ortaya cikan metinler sırasıyla... Mektup, öykü, deneme/anlati, şiir, fragman olunca, ben de bunlari disiplinler arasi bir teknik,yeni ve pek kullanilmaktan korkulan  yaklasimlardan biri olan Cut- Up tekniğini bu yazıda denemeye karar verdim.

Yazinin çoğu tamamlandi sayilir. Sadece kelimelerin duygu dengesini elimden geldigince bozmamaya calisiyorum.

Başlık da " Herkeslesmenin Asil Hiçliği" olacak gibi duruyor...

Ben  ise dün başlayan ve 3 gün sürecek olan "Trende Edebiyat, edebiyatta tren sempozyumun da olacağım.Doyurucu bildiriler cikabiliyor, - ki dünkü son oturum cok verimliydi- çıktı da...
Hepinize keyifli bir hafta sonu dilerim. 💜💬


1 Mayıs 2017 Pazartesi

YerAlti Edebiyati / Sorusturma [2017]



Merhabalar herkese... 2015 yilindan itibaren baslattigim edebiyat sorusturmalarin 4. Konusu : YerAlti Edebiyati... Yaklasik iki ay bu konu üzerinde sizin belki pek bilmedigi iz, okumak istemediginiz, dikkatinizi cekmeyen ya da vakit ayiramayip okuyup izleyemedigiz/izlediginiz paylasimlar vereceğim. 6 yildir beslendigim bir damar kolu sayılır. Zaten bilmeyenler internetten on arastirma yaparak gerekli bilgi ve dokümanları gorecektir.

"Yan Edebiyat" diyorum ben bu edebiyat türüne. Genellikle herkesin bu konuda sicak fikirleri olmadigini biliyorum. Ancak izmire gidince isler degisiyor emin olabilirsiniz. Benim edebiyat düşünce bellegimde % 30 gibi bir yer kaplar. Doyurucu olduğunu düşündüğüm bir alan. Meraklısı varsa tabi...

Benim Yeralti edebiyatiyla bulusmam bir öykü ile oldu. Sanirim Edgar Allen Poe öyküsü olmali diye ümit ediyorum. O öyküyü bir türlü bulamadım. Şöyleydi konusu : iki insan, bir at bir yukseklikte uyaniyorlar. Sisli bir hava... Ne asagisi görünüyor ne de yukarsi... Ucurumda olabilir ya da yere yakin bir yer de... Hicbir sey bilinmiyor... Ortalarindan yukardan asagiya gecen bir ip... Asagi gitme dusuncesi ve yukari cikma fikri... Ya da kalip beklemek. Kurtulus hangisinde ...  Bu oykuyle tanistim (ama hala bulamadim o öyküyü..) YerAlti Edebiyatiyla...

Konusuruz daha. Dedigim gibi 45 gun surdurecegimi düşündüğüm bir konu...

Mutlu Haftalar... 1 Mayis işçi Bayrami da kutlu olsun. (evet ozellikle bu güne sectim bu konu icin. Anlamli olan bir günde baslanmaliydi)

IBRAHIM.

💭💬💜✌🆓


12 Nisan 2017 Çarşamba

Mayıs yazısı için bir taslak metin...

SaatyediyebeşkalagiriyorumsatırbaslarınınkoynunaksamdankalanevarsaöteliyorumdünyadakalıyoraksidüşmüşbirburcpeşimdenseyirtiyoryarıyanyatmışdüşlerimizidüşüşlerimiziseyrediyorumuzaktanbirsespatttdonukyapmacıksızvesosluluktandoğanbirsesişitiyorummutfakmasasıbirbirdilegeliyorayışığısüzmesialtındacamkırıklıklarıkeskınvesogukacımasızbuzsözanladımgönülkaldınasılalıştındiyorumiçimekonduramadıgımdunyayaherözelliklerinaifliktenuzakkenbudişiliğineoluyoryakınzamandabirbankakeşfettiminsanlarnasıldamutlutiryandafilyaherorganınbirfazlasıvarbendebiliyorsunhergecedenbirfazlagündüzleryarımsırtınıverdiğinayışığısahitayşahityadaneneyeşahitfraksiyonlarınözünükavusturmaktıaslındabizimderdimizsanadokunmayannefesinedeyimekmekkırıntılarınısatıyorumsabahakadarbeklesençocuklaragecevedönerkenzerkeğliyorumellerindenalıyorumgülüyorlargülüyoruzolurmuoyleseyolurduruyoruztamayakalrımıuzatıyorumboşluğabirgürültüsabahınbukörvaktinderenklerinikavusuyornefeseleavucasığmayanbinbirnefesinbinbirtonunusobeliyorumgüneşekarşıebesensaklananbenkabulgörmekkullarınhakkıleylayıaşkıtatırantanrınelerdenmagrumveksikaldığınıbirbilseydidoğururmuydudünyayıdiyorumdiyoruzbugündeğilmalumbirgünodaineraramızabiliyorumsobeoynamayıodaseverdoğayıtatmayıbirtürlübeceremiyoruztiryandafilyaokşayışlarınsıcaklıgınıgörüpdönüyoruzakışkanbirtohumsokuluyorinsanoğlununkoynunagözleribelirginleşmişbirtemaşaveyagmuröncesibirkediduymuşgibibakıyoruzbirbirimizebirsilkintiotukeşfettimuyurkenkalktığımdaetraftakonusuyorduetraflıcaduydukdipnotgerektirmeyenekadarhayatvarsayasadımboşlukbırakmadanacıkaçıkacıacıçoktanrılıdinlerebirtanrıdabenekledimanlamaramasözlerimdecümlearabirdokukokusevgisaygıyadireniyoruhumuzdabirokalmıştıkarşımızadikilmeyendiyorsungülüşüyoruzevetgülüyoruztiryandafilyametrelercemetreskonvoyukarşılıyorbizirenkrenkheyecanıkarınlarındaoluşankarıncalanmadanbellişitebiliyoruzsoğukbirdemircilikçalışmasıyapılıyorsuansesigeliyordursanadinlebakduyacaksınsesindeduyuyorumgözlerininemindendökülüyorhamasibirbakışlavediyorumkendinotlarımınarasınaseninkileribocaediyorumfoşşşhepbirkelimeeksikalıyormağrurluktantavızyokbiliyorumhepvarolacakbubizdeherdaimsadeceıkikişininyaptığıdualarıseviyoruminanıyorumgerisiakılveruhölçüsünebağlanmışkokulubirbedenyenibirparfümkokusukeşfettimbiliyormusuniçindeiçimizdenevardiyorsuntiryandafilyahanımeliyaseminvanilyavebirdebirdediyorumsandalağacısandalağacındankokumuolurmuşdiyorsunsandalabinipaçılıyoruzokyanusunuçsuzbucaksızkollarınaserinliklerineöğreniyorsunsabaholuyorgünsırtımayakınkalkmalıyımkalkmalıyızdikkatimizicekennevarsaöteliyoruzötelemeliyızhayatbiraynadıriçindendoğupgörmeliyiZ...sevgiyle/

İBRAHİMDEMİRÖZ

12/04/2017

31 Mart 2017 Cuma

23 Mart 2017 Perşembe

Hüzün Kokusu

Yeni Şiirden açık iki mısra alıntısı...

...

Düşen inci bileklerini topla toprak ruhundan

Her yol geçmiyor inan bu cepheden, huduttan

23 MART 2017 // HÜZÜN KOKUSU



11 Mart 2017 Cumartesi

Dostlar/ Dostluklar

En iyi dostluklar/arkadaşlıklar aynı yoksunluk eksikliginin  birlikteliğinden ortaya çıkar; ancak kimse eksikliğini karşı tarafa belirtmek/bildirmek/sezdirmek/gün yüzüne çıkarmak istemez,isteyemez... Dolayısıyla da birliktelikler istenilen düzeyde kalıcı hale bir türlü gelemez.

11-03-2017 / 16:40

Mutlu Hafta Sonlari Dilerim. 💜💬


26 Şubat 2017 Pazar

Ölçüttür Denge

Her şey ayyuka çıkınca İçinde ne barındırdığın önemli olmuyor.

26 Şubat 2017 // 20:23


8 Şubat 2017 Çarşamba

Hapis



Bir karın ağrısı yaşıyorum ismin i halinde
Nasıl oluyor bilmiyorum; kimseciklere soramiyorum
Cezaevleri kapanmış kepenkler
Evet, işler canlandı, bir sürü gölge.
Mis bir ahenk
Her aşk insan kapanıymış, anladım...
Bardak kirli, dükkanın camı gökyüzünde
Mahkemelerde idrak ettim; Belleğimin izlerinde
Çalmayan beste
Unutulan nota..
Yüzünle karşılaştım yere kapandığımda...

Durgun nehrime sektirilen bir tas olmuştun
Aksam güneşi titresmisti Sicak bir mart sabahinda
Meteorlar yağdı o gün,
Kahkahalar esir aldı beni,
Bu sebeble tanımıştım seni.

Amacım servetine el koymakti, acimasizca biriktirdim.
Yetmedi!
Alışık olmadığın bir yol(a)ittim.
Yetmedi..!
Birkaç zaman sonraydı, anımsıyorum
Alfabeyi sundun önüme, sözcükleri ciltledim.

IBRAHİM DEMİROZ / 08-02-2017


3 Cisim Problemi

  yeniden